Kurucu kimdir?
Kurucu, genellikle yeni bir girişim oluşturulurken buna yardımcı olan kişilere denir. Kurucular oluşum sürecinde yer alırlar ve şirketin/ortaklığın oluşumu sırasında kilit bir rol oynarlar.
Kurucunun, kurucu unvanını almış olması ona özel hiçbir yasal ayrıcalık tanımaz. Çünkü Kurucu unvanının yasal bir dayanağı yoktur. Kurucunun sahip olabileceği her türlü haklar şirket/ortaklık oluşturulurken yapılan sözleşmeyle belirlenir.
Herhangi birinin, şirketinizde ‘’Kurucu’’ olarak anılmasını isteyip istemeyeceğinizi en başında ciddi bir şekilde düşünmelisiniz. Çünkü bu kişi ekip üyesi olarak kalmasa bile, her zaman kurucu ortak olarak anılacaktır.
Geriye bakıldığında başarılı şirketlerde ‘’Kurucu’’ olarak tanımlanan kişilerin sayısı, başarısız şirketlere oranla daha fazladır. Bu ‘’Başarıyı sahiplenen çoktur; başarısızlık ise yetimdir.’’ söyleminin güzel bir örneğidir.
Kurucu hissesi nedir?
“Kurucunun Hissesi”, şirketin kurulmadan önce veya kurulurken Kuruculara verilen özsermaye payını ifade eder. Genellikle ‘’Kurucunun Hissesi’’, Kurucu hisseler tamamen netleşmeden önce o kişi şirketten ayrılmışsa, bu hisse şirkete kazanılmamış hisse satın alım hakkını veren bir hakediş planına bağlıdır.
Bir şirkette Kurucunun Hissesinin özsermaye payından farklı haklara tabi olup olmadığı, hisseler dağıtılmış olsun ya da olmasın, Kurucu ve şirket arasındaki anlaşmaya bağlıdır. Bu haklar şunları içerebilir:
- Hakediş hükmü
- Şirketin satışı üzerinde hızlı hakediş
- İlk reddediş hakkı
- Ortak satış hükmü
- Kilitleme sözleşmesi
- Öncelikli oy hakkı
Bunların her biri aşağıda ayrı ayrı ele alınacaktır.
Girişimlerin dinamik bir doğaya sahip olmasının sebebi sürekli değişen insanlar, roller ve sorumluluklardır. Bu sebepledir ki bu önlemler en başta düşünülmelidir.
Kurucunun Hissesi için Neden Hakediş Planı Düşünmeliyiz?
Kurucunun Hissesi genellikle hakediş planına tabidir. Tipik bir hakediş planına göre hisseler aylık olarak veya 3 ayda bir artış gösterir; Eğer kurucu, hissenin tamamını kazanmadan önce şirketten ayrılırsa, şirket elden çıkarılamayan hisse senetlerini, maliyetin altında veya daha sonra adil piyasa değeri üzerinden geri alma hakkına sahiptir.
Hakediş ödeme planı, Kurucunun Hissesi çıkarıldığı sırada düzenlenebilir veya daha sonra dış yatırımcılar tarafından bir yatırım şartı olarak dayatılabilir.
Bir Kurucu neden hakediş ödeme planını şirkete tabi tutmayı kabul etsin? İki nedeni olabilir:
İlk olarak, bu çoklu kurucular arasındaki bir pazarlığın parçası olabilir. Eğer bir kurucu, şirket daha yeni kurulmuşken ayrılmaya karar verirse, hak sahipliği kısıtlaması diğer kurucuları ‘bedavacıların’ yaratabileceği problemlerden korur. Bazı kurucu ekipler baştan sona birlikteliğini devam ettirirken, bir veya birden çok kurucunun şirketten ayrılması oldukça yaygındır. Hak sahipliği kısıtlaması olmasaydı, ayrılmış olan kurucu, şirketi geliştirmek için kalanlara göre onlar kadar çaba sarfetmeden aynı haklara sahip olacaktı.
İkincisi, girişim/risk sermayesi ve melek yatırımcılar genellikle hak sahipliği kısıtlaması ararlar. Kısıtlama, gelecek yatırım beklentisiyle kabul edilebilir. Bu konuyu netleştirmek için yatırım zamanını bekleyebilir. Ancak Kurucular ‘‘bekle ve gör’’ oynarlarsa, yatırımcılar Kurucuların teklif ettiğine nazaran beklentileri karşılamayan bir teklifle gelebilirler. Aksine, eğer Kurucular makul bir hakediş planı uygularlarsa, o plan yatırımcıların tam istediği gibi bir plan olmasa bile çoğu yatırımcı yalnız bırakacaktır.
Uçurum Nedir?
Bireyin ilk zammını alabilmesi için bir sene boyunca şirkette çalışma zorunluluğuna bir yıllık uçurum denir. Bazen Kuruculara, şirket henüz tüzel kişilik kazanmadan geriye dönük hakediş kredisi verilebilir. Birinci senenin sonunda, istediğiniz zaman bunu kullanabilirsiniz.
Örnek: Bir şirketin üç kurucusu var diyelim. Şirket daha kurulmamışken kuruculardan biri bu fikir için bir yıldır, diğeri üç aydır ve üçüncüsü de altı aydır çalışıyor. Kurucular, Kurucu hisse senetlerini dört yıllık bir hakediş planına tabi tutmayı kararlaştırabilirler. Ancak her bir Kurucuya ortaklık öncesi çalışmalarına yönelik geriye dönük kredi verir.
Ancak aşağıda da belirtildiği üzere hakediş hükmü bir şirketin sebepsiz yere satımı söz konusu olduğunda şirketi koruyacak hükümler içerir.
Kurucular hakediş kısıtlamaları üzerinde anlaşırlarsa, Bölüm 83(b) seçimi olarak da bilinen özel vergi seçimi uygulaması Kurucuların yararına olacaktır.
Şirket Satılırsa veya Kovulursam Bana Tahsil Edilmeyen Hisse Senedime Ne Olur?
Kurucunun hisse senedindeki hakediş hükmü, şirketin satışına yönelik olarak hakedişin hızlanmasını sağlayabilir. Bunun iki türü vardır:
- “Tek tetik” hükmü, henüz satılmamış hisselerin alımını hızlandırır.
- “İkili tetik” hükmü, eğer şirket satılmışsa ve bu satışın sonuna doğru çalışanlar sebepsiz yere feshedilmişse, devredilmemiş hisselerin hakedişini hızlandırır.
‘’Tek tetik’’ hükmüyle ‘’altın kelepçeler’’ satış sırasında çözülür. Ayrıca şirketteki ekibin nasıl motive edileceğini kararlaştıran alıcıdır.
Bir ‘’ikili tetik’’ hükmü, ‘’altın kelepçeleri’’ yerinde tutar. Ancak çalışanı, alıcı tarafından sebepsiz yere işten çıkartılma konusunda korur. Bu koruma devredilmemiş hisselerin hakkedişi ile olur.
Şirketin satışı sırasında alıcı, çalışanların sorumluluklarını büyük ölçüde değiştirme veya 80 km kadar uzağa taşınması gibi durumlarda hakediş planı uygulanabilir. Eğer bir çalışan ‘’İyi Neden’’ oluştuktan sonra ayrılırsa, bu ‘’İyi Neden’’ hükümleri henüz kazanılmamış Kurucu Hissesinin hakkedişini hızlandıracaktır.
Eğer Kurucu sebepsiz yere feshedilirse, çoğunlukla hekediş hızı hakkında bilgi almak ister(bu, şirketin satın alımıyla alakalı değilse). Sebepsiz yere feshedilme söz konusuyken, hakediş hızı üzerinde anlaşma yapmak şirketlerin dikkat etmesi gereken bir noktadır. Hakediş kısıtlaması genelde şirket ve Kurucunun ayrılmasının sebepleri arasında bir ayrım yapmaz. Bu sadece sebepsiz yere feshedilme veya Kurucunun kendi isteğiyle ayrılması söz konusu olduğunda mümkün olacaktır. Yasal nedenler şunlar olabilir: Sahtekarlık, hırsızlık veya suç işlenmesi. Bunların içerisinde liderlik vasıflarının zayıf olması veya kötü yönetim becerileri yoktur. Şirketin erken dönemlerinde verimsiz çalışan bir ekip üyesi tüm işi tehlikeye atabilir.
Bu kişi feshedilir ve gitme sebebini de mantıksız bulursa, hisse senetlerinin önemli bir kısmıyla birlikte gidecektir.
Kurucunun Hisselerinin Devrini Nasıl Kontrol Altında Tutabiliriz?
Kurucunun Hisseleri genelde ‘’ilk reddetme hakkına’’ tabiidir. Bu da şirkete ve/veya diğer kuruculara, hisselerini satmak isteyen kurucunun teklif ettiği hisse payını satın alma fırsatını veriyor. Yatırımcı ise bu hakkını kullanabilmek için genelde bir talepte bulunabilir.
İlk reddetme hakkına dair tüm hükümler şirketin tüzüğünde yer alır ve tüzüğün kabulünden sonra hisselerle alakalı her konu için bu tüzük bağlayıcıdır.
Genellikle burada şirket; kurucu ve yatırımcılara nazaran daha önceliklidir/aslan payını alır. Bu öncelik genelde müzakere sırasında kararlaştırılır.
İlk reddetme hakkı, hisse sahipliğini kontrol etme açısından kullanışlı bir araçtır. Bu sadece söz konusu kişinin haklarını genişletmek ve gerekli kaynakların satın alımını finanse etmek söz konusu olduğunda geçeridir. Aksi takdirde hisse alıcıya satılabilir.
Artık tüzüklerde, hisseler devredilirken Yönetim Kurulu’nun da onayı daha çok yer alıyor. Hisse sahiplerinin işlemlerini kontrol etmek ve bununla ilgili güvenilir bilgilere ulaşmak şirketler için artık zor görünüyor. Bu özellikle özel şirket hisselerinin satıldığı ikincil piyasaların da artmasıyla daha da zor bir hale gelmiştir.
Ortak Satış Hakkı Nedir?
‘’İlk reddetme hakkı’’ bireye alıcı olma hakkı verirken; ortak satıcı hakkı ise bireye üçüncü bir taraf olarak satış yapmasını sağlayarak satıcı olma hakkı verir. Kural şudur: Eğer bir kurucu kendi hisseleri için bir alıcı bulursa, bu fırsattan diğer kurucular ve/veya yatırımcılar da yararlanabilir.
İlk reddetme hakkı, Kurucular arasındaki anlaşmalarda ortak satış hakkına göre daha yaygındır. Ancak ortak satış hakkı genelde yatırımcılar tarafından talep edilir.
Örnek: Bir şirketin iki kurucusundan ikisinin de %40lık bir hissesi vardır. Kalan %20 ise bir yatırımcıya aittir. Hepsi de ortak satış sözleşmesine taraftır. Eğer bir kurucu 10.000 hissesi için bir alıcı bulursa, ortak satış hakkı sayesinde diğer kurucu 4.000 hissesini satabilir. Yatırımcı da 2.000 hissesini satar ve böylece ilk kurucu sadece 4,000 hisse satmış olur.
Ortak satış hakkı anlaşmasının yatırımcı lehine olduğu zamanlarda ise hissesini satmak isteyen kurucu 6,667 hisse, yatırımcı ise 3,333 hisse satabilir.
Kilitleme Sözleşmesi Nedir?
‘’Kilitleme sözleşmesi’’, ilk halka arz sonrasında belli bir süre için hisse senedinin satışını engeller. Kısıtlama, genelde 180 gün sürer. Sadece bazı durumlarda 18 güne kadar uzatılabilir.
Bir şirket, ilk halka arz işlemini gerçekleştirdiğinde, sigortacılar şirketin hissedarlarına şu soruyu sorar: Hisse senetleri, ilk halka arz işlemi sonrasında piyasaya büyük miktarlarda hisse senedi satışını önlemek için bir kilitleme sözleşmesi yapılsın mı? Endişe edilmesi gereken nokta şudur: Bu tür satışlar hisse senedinin fiyatlarını düşürebilir. İlk halka arzı takiben içerideki satışları düşündüğümüzde de, ilk halka arz potansiyel alıcılara artık o kadar da cazip gelmeyebilir.
Kilitleme sözleşmesi kısıtlamaları, kurucunun hissesinin satış anlaşmalarında sıkça yer almaktadır. Peki neden ilk halka arza kadar beklenmiyor? Çünkü kilitleme kısıtlamaları tek taraflı olarak uygulanmaz. Bir kurucu ilerleyebilir veya daha sonra imzalamak istemeyebilir. Dolayısıyla, bundan sonra herkesi kilitleme kısıtlamasını kabul ettirmeye çalışmak söz konusu olacaktır.
Kontrolü Sağlamak için Kontrol Edilebilir Hisse Kullanabilir Miyiz?
Kurucunun Hisseleri için özel oy hakkı tanınması mümkündür. Örneğin Google, Facebook ve Twitter’da bu böyledir.
Kontrol edilebilir hisse, hisse başına 10 veya daha fazla oy hakkına sahip olabilen ayrı bir hisse senedi çeşididir. Hisseler kurucuya veya onun ailesi dışında başkalarına devredilebilir. Bu durumda hisseler oy hakkı bulunan hisse senetlerine dönüşür. Uçuk örneklere rağmen kontrol edilebilir hisse nispeten daha nadirdir. Çoğu yatırımcı buna itiraz edecektir. Genelde yatırımcıları anlaşmaya ikna etmek için gerçekten cazip bir fikir ve kurucu ekip gerekmektedir.