Hızına yetişemediğimiz internet çağı, bizlere unutulma hakkı adı altında şu aralar yeni yeni olgunlaşan bir hak tanımı olduğunu ve olmasını gerektiğini gösterdi. Yalnızca ülkemizde değil artık dünyanın her yerinde “adı çıkmış dokuza inmez sekize” durumunda olan insanlar için, hukuki bir çözüm olma potansiyelini taşıyan unutulma hakkını biraz tanıyalım.
Anayasa Mahkememiz, 03.03.2016 tarihli kararına ilişkin yayınlamış olduğu basın duyurusunda, unutulma hakkının amacına ilişkin olarak; “internetin yaygınlaşması ve sağladığı imkanlar nedeniyle ifade ve basın özgürlükleri ile kişilerin manevi varlığının geliştirilmesi hakkı arasında gerekli hassas dengenin kurulmasını sağlamaktır,” açıklamasını yapmış ve devamında da halkın haber ve fikirlere ulaşma özgürlüğüne dokunmadan, hak sahibinin çıkarlarını koruma arasındaki ince çizgiye vurgulamış. Gerçekten de ortada, kurulması çok kolay olmayan bir denge var. Kamu yararı ile özel hayatın gizliliği müesseseleri ilk defa karşı karşıya gelmiyorlar. İşin içine internet girince konu çok daha karmaşıklaşıyor. Bahsettiğimiz kararda atıf yapılan 2015 tarihli Yargıtay kararı biraz daha net bir tanım yapabilmiş: “Unutulma hakkı; üstün bir kamu yararı olmadığı sürece, dijital hafızada yer alan, geçmişte yaşanılan olumsuz olayların bir süre sonra unutulmasını, başkalarının bilmesini istemediği kişisel verilerin silinmesini ve yayılmasının önlemesini isteme hakkı olarak ifade edilebilir.”
Amerikan filmlerinde çokça duyduğumuz gibi; “geçmişini silemezsin” mottosu tarih oluyor demek için çok erken. Keza, zorlu bir hukuki mücadelenin sonunda kazanan taraf olsanız bile yıllar sonra, kaldırılmasını talep ettiğiniz o haberler veya bilgiler karşınıza tekrar; internetin dipsiz bir kuyu olması nedeniyle karşınıza çıkabilir.
Ülkemizdeki uygulamaları bir yana koyacak olursak, Avrupa Birliği Adalet Divanı tarafından 2014 yılında verilmiş olan ve Google ile İspanya’nın taraf oldukları karar, unutulma hakkının temellerini oluşturuyor. Bu karara konu olan olay, Mario Costeja adlı bir avukatın, Google’da kendi ismiyle arama yaptığında, bir İspanyol gazetesinin kendisine yönelik borç durumunu ve mülkünü satmak zorunda kaldığına dair, 1998 tarihli belgeleri gösteren haberlerle karşılaşınca hukuki yollara başvurmasıyla başlıyor. Sinyor Costeja, gerek gazete gerekse de Google’a karşı başvuruda bulunuyor ancak yerel mahkeme gazete haberinin Çalışma Bakanlığı’nın talimatı ile açık arttırmaya aleniyet sağlamak için yapıldığını tespit ederek, gazete yönünden başvuruyu reddediyor ve günah keçisi yine Google oluyor. Soluğu İspanya Yüksek Mahkemesinde alan Google, burada da gerektiği cevabı alamıyor, çünkü Yüksek Mahkeme de Adalet Divanı’da topu atıyor! Karar tahmin edebileceğiniz üzere çok uzun olduğu için bir cümleyle özetlemek daha faydalı olacak: İnsanların eksik ve ilgisiz bilgilerin kaldırılmasını talep etme hakkı vardır!
Peki bu günlerde unutulma hakkına ilişkin neler oluyor?
Örneğin daha iki hafta önce yine Avrupa Adalet Divanı tarafından verilen bir kararda, Lecce Ticaret Odası’na, 1992’de iflas sürecine girip 2005’de tasfiye edilen şirketin yöneticisi olarak kayıtlarda gözüken Bay Manni’nin verilerin silinmesine dair talebi, Divan’a kadar gitmiş fakat üçüncü kişilerin şirketler ve yönetimindeki kişiler hakkında bilgi alabilme fırsatının önemine dikkat çekilerek, reddedilmiş. Bunun yanında, çok uzaklarda Japonya Yüksek Mahkemesi, önüne gelen dosyada ceza yasalarına aykırı olarak çocuk fuhuşundan suçlu bulunmuş başvurucunun, Google’dan suçuna ilişkin haberlerin kaldırılmasına ilişkin talebini reddetmiş. Gerekçesi de, söz konusu haberlerin kaldırılması gibi taleplerin, ancak özel hayatın gizliliğinin korunmasının ifade özgürlüğünden daha ağır bastığı durumlarda talep edilebileceği olmuş.