Girişiminizde söz konusu olacak “şirketleşme süreci” ile birlikte, yönetim kurulu üyesi olmanız gerekebilir. Bu doğrultuda; yönetim kurulu üyelerinin sahip olduğu görev, yetki ve yükümlülüklerden meydana gelebilecek sorumluluklarının kapsamının tespiti önem arz etmektedir.
Bu yazımızda, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan (“eski Kanun”) farklı olarak; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) uyarınca ilk defa ortaya çıkan yönetim kurulu üyelerinin farklılaştırılmış teselsül sorumluluğu genel hatlarıyla incelenmiştir.
TTK’nun ilgili hükümleri uyarınca anonim şirketlerde yönetim kurulu, irade ve temsil organı olarak şirketi dış ilişkide temsil ve iç ilişkide yönetim yetkisine sahip olup, şirketin kanuni temsilcisi sıfatıyla hareket etmektedir. Bu itibarla, bir anonim şirketin borçlarının ifası ile yükümlülüklerinin yerine getirilmesinden sorumlu olan kural olarak yönetim kurulu üyeleridir.
1)Farklılaştırılmış Teselsül Prensibi Nedir?
TTK’da eski Kanun’da yer alan kusur sorumluluğu ilkesi muhafaza edilmiş olmakla birlikte, müteselsil sorumluluk ilkesi terk edilmiş ve yerine “farklılaştırılmış teselsül” ilkesi kabul edilmiştir.
Farklılaştırılmış teselsül ilkesi, aynı zararın ortaya çıkmasına neden olan yönetim kurulu üyelerinden her birinin zarardan, kusuruna ve durumun gereklerine göre, zarar şahsen kendisine yükletilebildiği ölçüde diğer üyelerle birlikte müteselsilen sorumlu olmasıdır. Buradaki temel ilke, herkesin sadece uygun illiyet bağına göre kendisinin sebep olduğu zarardan sorumlu olmasıdır. Zira bu sorumlulukta, dış ilişkide sorumluluğu kişinin kusurlu olması, sorumluluğun miktarını ise kusurun derecesi ve durumun gerekleri belirlemektedir.
Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun belirlenmesinde farklılaştırılmış teselsül prensibini benimseyen TTK m.557 hükmü aynen şu şekildedir:
(1) Birden çok kişinin aynı zararı tazminle yükümlü olmaları hâlinde, bunlardan her biri, kusuruna ve durumun gereklerine göre, zarar şahsen kendisine yükletilebildiği ölçüde, bu zarardan diğerleriyle birlikte müteselsilen sorumlu olur.
(2) Davacı birden çok sorumlu kişiyi zararın tamamı için birlikte dava edebilir ve hâkimin aynı davada her bir davalının tazminat borcunu belirlemesini isteyebilir.
(3) Birden çok sorumlu arasındaki başvuru, durumun bütün gerekleri dikkate alınarak hâkim tarafından belirlenir.
2)Farklılaştırılmış Teselsül Sorumluluğunun Unsurları Nelerdir?
a)Birlikte verilen zarar:
Üyelerin tek başına verdikleri zararlardan, sadece kendisi sorumlu tutulur ve teselsülden bahsedilemez. Zira zararın tek başına verilmesi durumunda, zarar ile diğer üyeler arasındaki illiyet bağı kesilir.
Teselsülün söz konusu olabilmesi için birden fazla kişinin sorumlu olması gerekir. Farklılaştırılmış teselsül ilkesine göre sorumlu olabilmek için ise zararın doğmasına sebebiyet vermiş olmak gerekmektedir; yani zarar ile zarar veren kişinin eylemi arasında uygun illiyet bağı bulunmalıdır. Birlikte verilen zarar unsuru, farklılaştırılmış teselsül ilkesinin uygulanmasının bir şartı olduğundan mahkeme tazminat davasında öncelikle ‘’aynı zarar-birlikte verilen zarar’’ ve ‘’tek başına verilen zarar’’ ayrımı yapması gerekmektedir. Zararın tümü davacı tarafından ‘’birlikte verilen zarar’’ olarak nitelendirilerek talep edilmiş olsa bile mahkeme, zararın kimler tarafından gerçekleştirildiğini araştırması ve ona göre teselsülde farklılaştırmaya gitmesi gerekmektedir.
b)Kusurun derecesi:
Zararın doğmasına sebep olan her bir yönetim kurulu üyesi, şahsına ilişkin indirim sebeplerini, yani kusurunun derecesini ve durumun gereklerini ileri sürerek, zararın tamamından değil, sadece kendi kusuruna isnat edilebilecek kısmından sorumludur.
Nitekim yönetim kurulu üyesinin ne kadar tazminat ödeyeceğini hakim, somut olay özelinde üyenin kusuruna ve durumun gereklerine göre belirler.
- TTK m. 553/3‘te sorumluluğun doğabilmesi için sorumluluğu oluşturan eylemin o kişinin kontrolü içinde olası gerektiği belirtilmiştir. Yine aynı hükme göre; eğer sorumluluk doğuran olay o kimsenin kontrolü dışında kalıyorsa kişinin gözetim ve özen yükümü gerekçe gösterilmek kayıt ve şartıyla olsa dahi kişi sorumlu tutulamaz. Bu hüküm ile gözetim ve özen yükümüne bir sınırlama getirilmiştir. Nitekim kanunun gerekçesinde de, yönetim kurulu üyelerinin soyut bir gözetim görevi anlayışına dayanarak sorumlu tutulmalarına engel olmanın amaçlandığı belirtilmiştir.
- TTK m.553/2 ise yönetim kurulunun kanundan doğan ya da esas sözleşmeden kaynaklanan devir yetkisini kullanarak, görev ve yetkilerini devretmesi halinde sorumluluğun görev ve yetkiyi devralan kişilere ait olduğunu, yönetim kurulu sorumluluğunun sadece ‘’seçimde makul derecede özen göstermek’’ ile sınırlı olduğunu hükme bağlamıştır. Böylece yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna somut bir sınırlama ilkesi getirilmiştir.
Limited Şirketlerde Müdürlerin Farklılaştırılmış Teselsül Sorumluluğu
Eski Kanun’da olduğu gibi, yeni TTK’da da limited şirket yöneticilerinin hukuki sorumluluğu özel olarak ve ayrıca düzenlenmemiş olup TTK m. 644 1/a’ya atıf yapılarak anonim şirket yöneticilerinin sorumluluğuna ilişkin hükümlerin limited şirketlere de uygulanabileceği ifade edilmiştir. Dolayısıyla, anonim şirket yönetim kurulu üyeleri hakkında geçerli olan hukuki sorumluluk hükümleri, limited şirket müdürleri içinde aynen uygulanacaktır. Yapılan atıf dolayısıyla kanunun 553/I. maddesine göre limited şirket müdürleri, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal etmeleri durumunda, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. Dolayısı ile anonim şirketlerde yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu hakkında benimsenen farklılaştırılmış teselsül prensibi, limited şirket yöneticileri için de söz konusu olacaktır.