Youtube’a giriyorsunuz ve bir kanal açıyorsunuz, diğer videoları izlerken video çekme fikri aklınıza geliyor. Gerekli ekipmanları alıp içerik üretmeye başlıyorsunuz. İçerik üretmek sizin için keyifli olmaya başlıyor ve hatta Youtube Partner Program’a kaydolup videolarınızdan para kazanmaya başlıyorsunuz. “Hizmet Şartları” adında bir metne rastladıktan sonra kafanızı kurcalayan bir soru ortaya çıkıyor: Telif hakları yalnızca içerik üreticisinin mi, yoksa lisansı paylaştığı gerçek veya tüzel kişi var mı?
Türkiye özelinde bakıldığında içerik üreticisi, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile telif hakkını ve diğer bağlı haklarını öğrenebiliyor. Fakat içerik üreticisi olarak para kazanan kişileri ve onların ürettiği videoları tam anlamıyla koruyan bir mevzuat mevcut değil. Bir platform veya uygulama özelinde kişinin telif haklarının korunması için, daha yeni üzerinde çalışılmaya başlanan Bilişim Hukuku’nu hesaba katarsak, daha çok uzun bir yol varmış gibi gözüküyor.
Henüz içerik yaratıcısını tam anlamıyla koruyan bir mevzuat mevcut olmadığından kafaları kurcalayan o sorunun cevabı Youtube’un hizmet koşullarında yer alıyor. Youtube söz konusu hizmet koşullarında “Şartların bağlayıcı bir anlaşma olduğunu ve şartlarda değişiklik yapılma hakkını Youtube tüzelkişiliğinin saklı tuttuğunu” belirtiyor. Bu pek gün yüzüne çıkmayan, hatta uygulamayı kullanırken adını bile duymadığınız uygulamanın 8.maddesinde “Lisans tanıdığınız haklarınız” başlığı altında bir takım haklar sıralanıyor. Hizmet Koşulları 8.1.A’da içerik yüklediğiniz anda Youtube’a “basit, telifsiz, devredilebilir bir lisans hakkı (alt lisans hakkıyla birlikte) tanırsınız” ibaresi yer alıyor.
Peki, bu lisans hakkı neyi ifade ediyor? Billur Buse Elmas’ın kaleme aldığı “Telif ve Lisans Devri” adlı yazıda içerik üreticisinin Youtube’a sağladığı hakkın kapsamı anlaşılabiliyor. Youtube ile içerik üreticisinin arasındaki bu anlaşma inhisari olmayan lisans devri adını alıyor. “Hak sahibi ile devralacak Elmas, “Hak sahibi ile devralacak kişi arasında akdedilen sözleşmede aksi kararlaştırılmadıysa kural olarak, lisans sözleşmesinin inhisari olmadığı kabul edildiğini ve inhisari olmayan lisans sözleşmelerinde lisans veren, ürünü/eseri kendi kullanabileceği gibi üçüncü kişilere de başka lisanslar verebildiğini” belirtiyor. Sonuç olarak videodan hem içerik üreticisi hem de içerik üreticisinin lisans hakkı tanıdığı Youtube tüzelkişiliği yararlanabiliyor.
Hem içerik üreticisi hem de Youtube videodan yararlanabiliyor olsa da, videodan yararlanmanın koşullarını ve sonuçlarını Youtube yazıyor. Bir genel işlem şartı ile videodan telifsiz bir lisans hakkına sahip olduğunu, hizmetin koşullarının kabul edilmemesi halinde ise Youtube’un kullanamayacağını belirtiyor. İçerik üreticisinin değiştiremeyeceği bir sözleşmeyi direterek Youtube içerik üzerinde söz sahibi olabiliyor.
İçerik üreticisini koruyan mevzuat olan 5846 sayılı kanunun 10.maddesinin 1.fıkrasında “Birden fazla kimsenin iştirakiyle vücuda getirilen eser ayrılmaz bir bütün teşkil ediyorsa, eserin sahibi, onu vücuda getirenlerin birliğidir” hükmü mevcut. Yine 10.maddenin 3.fıkrasında “Bir eserin vücuda getirilmesinde yapılan teknik hizmetler veya teferruata ait yardımlar, iştirake esas teşkil etmez” hükmü yer alıyor. Yani sonuçta içerik üreticisi ile Youtube iştirak sonucu bir eser meydana getirmediği gibi, Youtube bir platform sağladığından dolayı eser üzerinde hak sahibi olmuyor. Bu nedenle, eğer Youtube’a video yüklemek istiyorsa içerik üreticisinin kabul etmek zorunda olduğu bir hizmet koşulu ile telifsiz devredilebilir lisans hakkı elde etmiş oluyor.
Sonuç olarak, günümüz dünyasında etik tartışmalarına bir yenisi daha ekleniyor: Dayatılan bir genel işlem şartı sonucunda bir tüzelkişiliğin lisans hakkı alması etik kabul edilebiliyor mu? Dahası içerik üreticisinin üzerinde çalıştığı bir eserden, esere hiçbir katkıda bulunmadan yararlanılabiliyorsa, eserin üzerindeki hakların veya en azından bir eser üretmenin ne kadar değeri kalıyor? Ne yazık ki bu soruların cevabı, hukuk sisteminin düzgün işlemesine ve Fikri Mülkiyet Hukuku üzerine daha fazla çalışılması ile verilebiliyor. Sonuçta bu soruların cevabı verilene kadar içerik üreticisi uluslararası bir şirket karşısında mücadele etmeye devam etmek zorunda kalıyor.