Uyuşmazlık, 2003 yılında Louis Vuitton’un kendi markasını Google’da aratması sonucunda, Adwords sistemi ile karşısına çıkan reklamlarda sahte Louis Vuitton ürünlerinin satışının yapıldığını tespit etmesiyle birlikte ortaya çıkmıştır. Louis Vuitton konuyla ilgili olarak, Google şirketine de dava açmış ve bu şekilde doğrudan Google’ın sorumluluğuna yönelmeyi hedeflemiştir. Aynı hususta Google’a karşı açılmış olan ve benzer iddiaları içeren Bourse de Vols ve Eurochallenges markalarının sahipleri tarafından açılan diğer iki dava da bu kapsamda birleştirilmiş ve işbu dava ile birlikte değerlendirilmiştir.
Bu kapsamda önemli olan nokta, Louis Vuitton şirketinin sadece satıcılara dava açmakla yetinmemiş olması, söz konusu reklamları sunması ve yayılmalarına aracılık etmesi nedeniyle ticari markanın ihlali dolayısıyla Google’a da dava açmış olmasıdır.
Avrupa Birliği Adalet Divanı, önüne gelen bu üç dosyada da hukuki uyuşmazlığın, bir internet içerik hizmeti dahilinde, bir markanın üçüncü kişilerce, marka sahiplerinin rızası olmaksızın kullanılması ile ilgili olduğuna hükmetmiştir.
Google savunmasında; bu tarz durumlarda hizmet sağlayıcı olarak marka hakkının ihlalini teşkil edebilecek eylemlerde bulunmadığını, kendi ticari faaliyetleri ile söz konusu marka kullanımının bir bağlantısı olmadığını, sadece reklam verene bir reklam platformu sunmakta olduğunu ve yalnızca teknik imkanları sağladığını belirtmiştir.
Divan, hizmet sağlayıcısının milli hukuktan kaynaklanan bir sorumluluğu varsa, hizmet sağlayıcısı aracılığıyla bilgiye ulaşılabiliyor ve bu konuda hizmet sağlayıcısı bu bilgilere ulaşım hususunda yalnızca teknolojik, otomatik, ve aktif olmayacak bir rol oynuyorsa milli hukuktan kaynaklanan sorumluluğundan da muaf tutulabileceğini belirtmiştir. Fakat eğer marka hakkı sahibince hizmet sağlayıcısına olası yahut mevcut ihlale ilişkin bir bilgilendirme yapılmışsa burada sorumluluğu doğabileceğine de hükmetmiştir.
Bu durumda marka sahibi ancak bu kullanım kendi markasına zarar veriyorsa önlenmesini isteme hakkına sahiptir. Mahkeme, marka hakkının olumsuz etkilenmesi kapsamında özellikle iltibas tehlikesinin ortaya çıkma ihtimalinin bir gereklilik olduğunu da ortaya koymuştur.
Sonuç olarak Avrupa Birliği Adalet Divanı konu ile ilgili olarak;
- Tescilli marka hakkı sahibi, kendisinden izinsiz olarak kullanılan işaretlerin ortalama internet kullanıcıları nezdinde marka sahibine mi yoksa üçüncü bir kişiye mi ait olduğu hususunda karıştırılma tehlikesinin ortaya çıktığından bahisle, reklam veren ve izinsiz olarak işaretleri kullanan üçüncü kişinin reklam vermesini engelleme hakkına sahiptir,
- Hizmet sağlayıcısı, anahtar kelime olarak kullanılan ve marka ile aynı olan işaretleri yönerge ve tüzükte bahsedilen şekilde kullanmamıştır,
- İnternet hizmet sağlayıcısının bilgilendirildiği ve salt teknolojik bir konumda bulunmayıp aktif rol oynadığı ve kontrolün doğrudan kendisinde olduğu hallerde belirtilen kuralların uygulanmayacaktır şeklinde hüküm kurmuştur.
Söz konusu emsal karar kapsamında hizmet sağlayıcıların hukuken sorumlu olabilmesi için;
- Reklam verenlerin marka sahibinin haklarını ihlal etmesi,
- Milli hukukta aracılık eden internet hizmet sağlayıcısının sorumluluğuna ilişkin bir düzenleme olması,
- Bu sorumluluğa ilişkin herhangi bir kısıtlamanın söz konusu olmaması gerekmektedir.