İnternet kullanıcıları olarak bugün Twitter, Facebook gibi birçok sosyal paylaşım platformunda bol bol paylaşımlarda bulunuyoruz. Bazen bu paylaşımların “ifade özgürlüğü” sınırını aşıp “Hakaret”, “Tehdit” gibi suçlara vücut verebileceğini fark etmeyebiliyoruz. Öyle ki “Webte dilediğim gibi paylaşım yaparım kim bulacak beni,” dediğiniz anda; “Savcılıktan ifadeye çağırma yazısı” yahut “Hukuk Mahkemelerinden manevi tazminat talepli dava dilekçeleri,” tebliğ alabilirsiniz. Ya da tam tersi sizler yorum ve eleştiri sınırlarını aşan paylaşımlara maruz kalabilir ve hukukî ve cezaî yollara başvurmak isteyebilirsiniz. Bunun dışında Şirketinizin faaliyet alanı bir sosyal paylaşım platformu ise gerek muhatabın kendisi gerekse yasal makamlarla karşı karşıya gelmeniz mümkün.
Nasıl önleriz?
Kullanıcı olarak; “nasıl olsa kimse bulamaz beni,” düşüncesiyle ifade özgürlüğünün sınırlarını aşacak paylaşımlarda bulunmayarak işe bir yerlerden başlayabilirsiniz!
Şirket olarak; bu suçlarla karşı karşıya gelmeyi minimuma indirmek için kullanıcı sözleşmelerinizde kullanıcıya hukuken var olan sorumluluklarını mutlaka hatırlatın, bunun bilinciyle paylaşımda bulunmasını sağlayın.
Tespit aşamasında Şirketler nelerle karşılaşıyor ve nelere dikkat etmeli?
Bu tarz bir sosyal paylaşım platformu iseniz mevcut “İnternet Yasası” gereği (5651 sy. Kanun), “yer sağlayıcı” sıfatına sahipsiniz.
Kanuni yükümlülüğünüz gereği bu sıfatınız dolayısıyla böyle bir içerikle ilgili size bir “kaldır ihtarı” geldiğinde, içeriği kontrol edin, ilgili içerik hukuka aykırı yahut suç teşkil ediyorsa kaldırın.
Yine Kanunen zorunlu olduğundan Log bilgilerini Kanunda belirtilen sürelerle zaman tarih mührü ile tutun, saklayın. Tespit aşamasında bu bilgileri yalnızca “resmî makamlar” aracılığıyla talep edildiğinde paylaşın.