Girişimcilerin fikirlerini iş dünyasına sergilemeye hazır oldukları anda karşılarına çıkan ilk problem bu sitede de daha önce birkaç kere değinildiği üzere nasıl bir hukuki yapılanma altında hareket edileceğinin kararlaştırılması oluyor. Şirket kurmalı mıyım, hangi şirket türü daha iyi, kuruluş için neler gerekiyor gibi birçok soru da verilen bu kararın arkasından girişimcilerin önüne binlerce yeni soru getiriyor. Artı ve eksileriyle farklı ‘’yapısal’’ alternatiflerinizin olduğu bu alanda girişimcilerin daha çok tercih ettiği yapılanma ise, hem ekonomik kolaylık hem de ve karar alma mekanizmalarının basitliği sebebiyle ‘’Adi Ortaklık’’ (Adi Şirket) oluyor.

Kısaca hatırlatmak gerekirse; ‘’tarafların ortak iradesi sonucu, ortak bir amacı gerçekleştirmek için bir araya gelmiş kişi ve mal topluluğu’’ cümlesi ‘’Adi Ortaklık’’ (Adi Şirket) kavramının tüm kurucu unsurlarını içeriyor.

Yine bu site bünyesinde yer alan buradaki yazı da, bu konu hakkında daha detaylı bazı bilgiler içeriyor.

Her ne kadar Ticaret Kanunu bünyesinde düzenlenen şirketlere göre kuruluşu ve işleyişi çok daha kolay olsa da Adi Ortaklık, başka bir deyişle günümüz şirket anlayışının en ilkel hali, sona erdirilmek istendiği zaman bir takım işlemlerin yapılması tüm tarafların menfaati için gerekli oluyor. Bu yazıda aslen paylaşmak istediğimiz nokta ise tam olarak bu; eğer bir ‘’adi ortaklık’’ (adi şirket) içindeysem, sonlanırken karşılaşacağım aşamalar nelerdir sorusunu cevaplayabilmek.

‘’Başarısızlığın, gelmekte olan başarıların habercisi’’ olarak görülmesi ümidiyle, eğer başarısız bir girişimin veya konumuz itibariyle sonlandırmanız gereken bir ‘’Adi Ortaklık – Şirket’’ parçasıysanız hukuken aşağıdaki temel bilgilere sahip olmanız işe yarayacaktır.

Öncelikle ihtiyacımız olan şey bir sınıflandırma yapabilmek olacak; startup’ımız ben ve ortaklarım yüzünden mi yoksa dış etkenler yüzünden mi sonlanıyor? Biz istediğimiz için mi yoksa biz istemesek bile kanunen sonlanması gerektiği için mi bitiyor? Dağılıyor muyuz, yoksa dağıtılıyor muyuz?

Hukuki bir problemin çözümüne doğru yerden başlayabilmek için öncelikli ihtiyacınız her zaman doğru sınıflandırmayı yapabilmek olacaktır. Bu hem size aradığınız yardım için daha somut verilerle hareket etme imkânı sağlamakta hem de daha hızlı çözümler anlamına gelmektedir. Yukarıda ki sorulara cevap verebilmek atmanız gereken bir sonraki adımı size söyleyecektir.

(i) Ortaklık sözleşmesinde öngörülen amacın gerçekleşmemesi veya gerçekleşmesinin imkânsız hale gelmesi ve (ii)ortaklık sözleşmesinde belirlenen sürenin sonuna gelinmesi gibi bazı sona erme halleri başka hiçbir işlem gerektirmezken, (iii)bütün ortakların sona erdirme isteği, oybirliği ile alınmış bir kararın varlığını, (iv) ortaklardan birinin fesih bildirimi, 6 ay önceden bildirimde bulunma yükümlülüğünü arayabiliyor.

Hemen umutsuzluğa kapılmayın, kendinizi böyle bir noktada bulduğunuz anda sarılacağınız ilk şey ortaklık sözleşmeniz olacak. Baştan küçük bile olsa profesyonel yardım alarak hazırlanmış bir sözleşme, yukarıda yazılan birkaç sona erme hali ve bu hallerin getirdiği yükümlülükleri sorunsuzca atlatmanız için kolayca dizayn edilebilir. Unutmamak gerekir ki Borçlar Kanunu bünyesinde yer alan ‘’adi şirket’’ hükümleri siz gerekli düzenlemeleri yapmazsanız, yolunuzu çizmektedir. Kanunda yer alan pek çok hüküm istediğiniz gibi şekillendirilebilir.

Yine sitede yer alan ‘’ortaklık sözleşmesinin püf noktaları’’ başlıklı yazı da temel ihtiyaçlarınıza karşılık verecektir;

Tasfiye Nedir?

Ortaklık ister dağılsın((v)ortaklardan birinin ölmesi ile ortaklık dağılabilir), ister dağıtılsın ((vi)haklı sebep varlığında, fesih istemi üzerine mahkeme kararı ile dağıtılabilir) ortaklığın malvarlığı tasfiyeye konu olacaktır. Tasfiye temel olarak sizin tarafınızdan verilmiş, ortaklığa özgülenmiş veya ortaklık tarafından kazanılmış tüm malvarlıkların ilgililerine teslim edilerek, ortaklığın yaşamına hukuken son verilmesi olarak adlandırılabilir. Şayet tasfiye işlemi tamamlandıktan sonra ‘’Adi Ortaklık’’ sadece güzel anılarda var olacaktır.

Kısaca iç ve dış tasfiye işlemleri gerçekleşir. Bunlar ortaklığa ait tüm malvarlığının paraya çevrilmesi, alacaklarınızın ilgililerden toplanması, borçlarınızın ödenmesi, eğer varsa ortakların yaptığı masrafların ödenmesi işlemlerinden oluşmaktadır. Dışarısı, yani ortak olmayan diğer kişilerle yaptığınız tüm ilişkiler sonuçlanınca kalan her şeyin ortaklar arasında paylaşılması ile tasfiye işlemi sonuçlanır. Ancak unutulmaması gereken nokta şudur; paylaşılan her şey iyisiyle kötüsüyle başka bir deyişle kar da olsa zarar da olsa paylaşılır.

Girişiminiz hangi hukuki yapı altında şekillenmiş olursa olsun, başlangıcından sonuna kadar karşılaşabileceklerinizi öngörmek her zaman faydanıza olacaktır. Düzgün inşa edilecek bir yapının girişiminiz, mali durumunuz ve hatta ortaklık ilişkilerinize zarar vermesi ihtimali de azalacaktır. Başarılı başlangıçlar ve sonu olmayan fikirler dileğiyle..

*Yukarıda ki paragraflar içinde yer alan (i – vi)numaralı örnekler Türk Borçlar Kanunu(TBK) Madde 639 uyarınca öngörülen sona erme halleridir. Yazı genel bir çerçeve çizmek için yazılmış olup daha fazla bilgi edinmek isteyenler TBK Madde 639 – 645 (Ortaklığın Sona Ermesi) arası hükümleri inceleyebilir.

Posted by Yiğit Cem Coşkun

Fenerbahçe Spor Kulübü'nde Avukat, İstanbul Üniversitesi Yüksek Lisans Öğrencisi, AFS'de Eğitmen, Aktivist, Sivil Toplum ve Sivil Özgürlük Gönüllüsü.

2 Comments

  1. Ertem Soyutemiz Nisan 7, 2019 at 6:10 am

    iki eşit şartlarla kurulmuş bir adi ortaklık…ortakların hiç bir mal varlığı yok ve iflas ettiler.örnek 100 lira adi ortaklığın borcu var ve icra dosyaları mevcut.aradan zaman geçip ortaklardan biri para kazanırsa ve diğer ortağın hala hiç parası yoksa 50 lira borcu ödeyip tüm dosyalardan kurtulabilir mi yoksa 50 lirayı ödedikten sonra kalan 50 lira içinde sorumlumudur.50 lirayı ödeyip tüm icraları üstünden kaldırabilir mi?

    Cevapla

    1. Didem Bayraktar Nisan 17, 2019 at 3:04 pm

      Ertem Bey merhaba, adi ortaklıkta, adi ortaklığın ayrıca bir tüzel kişiliği bulunmadığından ortaklar, adi ortaklığın borçlarından tüm malvarlıklarıyla ve müteselsilen sorumludurlar. Ödeme gücü olan ortak borcun tamamını ödemekle yükümlü olup, payına düşenden fazlası için diğer ortağa başvurabilecektir. Aralarında başka bir anlaşma yoksa sorumlulukları eşit orandadır.

      Cevapla

Leave a reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir