Şüphesiz ki bir girişimin hukuken korunmasını sağlayan en önemli şey girişimin kendisi veya ortaya çıkardığı ürün veya hizmetlerin hukuken korunmasıdır. Bir başka deyişle o girişim ile ürünün veya hizmetinin diğer girişim veya ürün ve hizmetlerden ayrılmasını sağlamaktır. Bu da marka tescili ile gerçekleşmektedir. Marka tescili girişimin kendi ismi ve logosu üzerine olabileceği gibi aynı zamanda ortaya çıkardığı hizmet ve ürüne de yapılabilir. Tescil edilecek markanın hangi sınıflara ait olduğunun belirlenmesi bir başka önemli noktayı kapsamaktadır. Bu noktada girişimcilerin aklına hep şu soru gelmektedir; hangi marka sınıf veya sınıflarında tescil başvurusu yapmalıyım?
Türkiye’nin 1996’dan beri taraf olduğu Markaların Tescili Amacıyla Mal ve Hizmetlerin Uluslararası Sınıflandırılmasına İlişkin Nis (Nice) Anlaşması’na göre ülkemizde 34’ü mal ve 11’i hizmet olmak üzere toplamda 45 farklı sınıfta marka tanımlanmaktadır. Sınai Mülkiyet Kanunu ‘nun 11.Maddesinin 3.bendine göre, başvuruya konu mal veya hizmetler 12/7/1995 tarihli ve 95/7094 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile katılmamız kararlaştırılan Markaların Tescili Amacıyla Mal ve Hizmetlerin Uluslararası Sınıflandırılmasına İlişkin Nis Anlaşmasına göre sınıflandırılır. Kurum, başvuruda yer alan mal veya hizmetlerin ait olduğu sınıflarda ve sınıf numaraları üzerinde gerekli düzeltmeleri yapabilir. Yine aynı maddenin 7.bendinde sınıflandırma usul ve esaslarının yönetmelikle belirleneceği belirtilmiştir. Kanunun atıf yaptığı Sınai Mülkiyet Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 9.Madde’si markaların sınıflandırılmasının usul ve esasları düzenlemiştir. Kanun ve Yönetmelik uyarınca bir markanın birden çok sınıfta tescillenmesi mümkündür. İşte bu nokta, girişimcilerin özellikle dikkatlice karar vermesi gereken bir noktadır.
Bu sınıflandırmalar, Türk Patent ve Marka Kurumu’nun web sitesinde, aşağıdaki linkte yer almaktadır.
http://www.turkpatent.gov.tr/TURKPATENT/commonContent/MClassification/
Bir girişim, ürün veya hizmet tek bir alanda, sınıfta olabileceği gibi birden çok sınıfta faaliyet gösterebilir. Bu tescil başvurusu yapılacak markanın kullanım alanının birden çok sınıfı haiz olabilmesinden veya bir girişimin birden çok alanda aynı anda faaliyet göstermesinden kaynaklanabilir. Bu ayrımın yapılması ve belirlenmesi önem taşımaktadır. Çünkü Kanun ve Yönetmelikte belirtildiği üzere, her bir sınıf için yapılan başvuru ayrıca ücrete tabidir. Bu da, girişimcilerin yoğun bir hukuki koruma ihtiyacıyla aslında gerekli olmayan sınıflara marka başvurusu yapıp, gereğinden fazla masraf çıkarmasına yol açabilir. Söz gelimi, 43.sınıfta yer alan, yiyecek ve içecek hizmeti veren bir girişimin bu hizmetini aynı zamanda hukuki hizmetler, güvenlik hizmetleri, fikri mülkiyet danışmanlıkları gibi hizmetlerin yer aldığı 45.sınıfta da tescil başvurusu yapmasının mantığı ve pratikliği olmayacaktır. Fakat bu girişim aynı zamanda hayvan kesimi işlerinde de bulunuyorsa o zaman 40.sınıfta da tescil yapması yerinde olacaktır.
Fakat unutulmamalıdır ki mal veya hizmetlerin aynı sınıflarda yer almaları benzer olduklarına, farklı sınıflarda yer almaları da benzer olmadıklarına karine teşkil etmez.