Piyasaya sunulan ürünlerin ayırt edilmesi, tüketicideki farkındalığı ve tüketim alışkanlığını kazandıran önemli unsur ürünün özellikleriyle birlikte tasarımıdır. Sözgelimi piyasada en çok tercih edilen telefon markalarından birinin, tüketiler tarafından tercih edilme sebebi işletim sistemi ve özelliklerinin yanı sıra telefonun görünüşü, göze hitabıdır. Ortalama bir tüketiciyi amiral gemisi bir marka ile diğer markalarını marka logolarını kapatarak gösterdiğimizde, ilgili amiral gemisi markayı diğer telefon markarlarından kolaylıkla ayırabilecektir. İşte bu ürünlerde tasarımın önemini göstermektedir. Hal böyleyken tasarımların tescili, hukuki koruması ve koruma yolları büyük önem arz etmekte.

2016 yılında yürülüğe giren Sınai Mülkiyet Kanunu (bundan sonra “Kanun” olarak anılacaktır. ) tasarımları, Mülga KHK’da olduğu gibi, bir çok değişiklikle de birlikte, koruma altına alımıştır. Buna göre kanun, marka, coğrafi işaret, tasarım,patent, faydalı model ile geleneksel ürün adlarına ilişkin başvuruları, tescil ve tescil sonrası işlemleri ve bu hakların ihlaline dair hukuki ve cezai yaptırımları kapsar.

Diğerlerinden farklı olarak ise tasarımlar, tescil edilmese dahi Kanun kapsamında korumayı haizdir.

Tasarım

Tasarım, ürünün tümü veya bir parçasının ya da üzerindeki süslemenin çizgi, şekil, biçim, renk, malzeme veya yüzey dokusu gibi özelliklerinden kaynaklanan görünümüdür. Ürün, bilgisayar programları hariç olmak üzere, endüstriyel yolla veya elle üretilen herhangi bir nesnenin yanı sıra birleşik bir ürün veya bu ürünü oluşturan parçaları, ambalaj gibi nesneleri, birden çok nesnenin bir arada algılanan sunumlarını, grafik sembolleri ve tipografik karakterlerdir.[1]Tasarım; Kanun hükümleri uyarınca tescil edilmiş olması hâlinde tescilli tasarım, ilk kez Türkiye’de kamuya sunulmuş olması hâlinde ise tescilsiz tasarım olarak korunur. Bu çalışmada tescillenmemiş tasarımların hangi hukuki korumalara sahip olduğunu anlatacağım.

Kanun Kapsamında Düzenleme

Kimi zaman bazı tasarımlar tescillenmez. Bu tasarım sahibinin hukuki bilgilendirmeden eksikliğinden olabileceği gibi, tasarımın niteliği ve dinamikliğinden de olabilir. Sözgelimi, moda endüstirisinde bir defileye, sezona özel olarak veya bir kişiye özel olarak tasarlanan bir elbisenin tescillenmesi hem pratik açıdan uygulanabilir olmayacak hem de maliyetli olacaktır. Fakat kanun koyuncu bu gibi durumların önemini sezmiş ve haksız rekabet hükümleri dışında tasarımlar için ayrıca bir koruma getirme ihtiyacı duymuştur. Gerçekten de Kanun ile hayatımıza giren tescilsiz koruma kavramı SMK md. 54/4 ile şu şekilde düzenlenmiştir; “Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce, dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış ise o tasarım yeni kabul edilir. Tasarımlar sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorsa aynı kabul edilir.

Tescilsiz tasarım, sahibine, sahibinin rızası olmadan koruma kapsamındaki tasarım veya tasarımın uygulandığı ürünün aynısının veya genel izlenim itibarıyla ayırt edilemeyecek kadar benzerinin başkası tarafından üretilmesini, piyasaya sunulmasını, satılmasını, ticari amaçlı kullanılmasını veya bu amaçlarla elinde bulundurmasını, ürünle ilgili sözleşme yapmak için öneride bulunması fiillerini engelleme hakkını verir.

Kanun’un 69/2.maddesine göre; Tescilsiz tasarımların koruma süresi, koruma talep edilen tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten itibaren üç yıldır. Tescil edilmeyen bir başvurdan söz edildiği için bu sürenin yenilenmesi de söz konusu olamayacaktır.

[1]Rauf Karasu, Cahit Suluk, Temel Nal, Fikri Mülkiyet Hukuku, 2017

Posted by Cankat Şir

Leave a reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir