Gider Pusulası, girişimcilerin sıklıkla sordukları ve kullanma eğilimi içinde oldukları bir ödeme belgesi. Bu yazıda Gider Pusulası nedir? Nerede kullanılır? Sürekli gider pusulası ile ödeme yaparsak ne olur? Stopaj oranı kaç? gibi sık sorulan sorulara yalın cevaplar vermeye çalıştım:
Gider Pusulası aslında ödemenizi ispatlayan belgelerden biri. Ancak bu ödeme süreklilik ve size bağlılık göstermeyen çeşitli hizmet bedellerinin ödemesinde kullanılan bir belge. Şöyle ki, ofisinize kamyoneti olan alt komşunuz Ahmet Amca ile masa, sandalye taşıttınız, Ayşe Abla gelip ofisi temizledi, işyeri ve vergi mükellefiyeti olmayan yazılımcı Burak programınızı yazdı, fuardaki standınızda üniversite öğrencisi Funda hosteslik yaptı… Günlük hayat içinde örnekleri çoğaltmak mümkün. Ancak gider pusulası düzenleyerek ödeme yaptığımız bu örneklerin ortak noktası bu işlerin süreklilik göstermemesi, işi yapanın sizin idareniz altında olmaması, iş yerinin ve vergi mükellefiyetinin olmaması (bir şahıs ya da sermaye şirketi veya gelir vergisi ödeyen esnaf olmayacak).
Aldığımız malın/hizmetin sürekliliği ve size olan bağlılık durumunun değerlendirilmesiyle her ödemeyi gider pusulası ile yapıp yapamayacağımızı saptayabiliriz. Maliye, aynı yıl içinde bir işlemin birden fazla defa tekrarlanmasını ya da birbirini izleyen yıllarda tekrarlanmasını “süreklilik” gösteren işlem olarak değerlendirebiliyor.
“Bağlılık” ise karşı taraftan aldığınız hizmetin bağımsız nitelikli bir serbest meslek faaliyeti değil (turist rehberliği gibi) işverenin emir ve talimatları altında yapılan bir iş (yazılımınızda yapılan sürekli yenileme ve iyileştirmelerin, vergi yükümlülüğü oluşturmamış Burak tarafından yapılması) olmasıdır. Burada işçi-işveren ilişkisinin kurulması için yazılı bir hizmet sözleşmesinin olmasının şart olmadığını hatırlatmak isterim.
Uygulamada, hizmeti aldığımız tarafın vergi mükellefiyeti olmaması ya da ısrarla bunu gerçekleştirmemesi sonucunda, bize karşı “süreklilik” ve “bağlılık” içeren işlerde dahi sadece vergisel yönden doğabilecek sakıncaları önlemek amacıyla gider pusulası kullanmayı ve vergi kesintisi beyan etmeyi bir çözüm yolu olarak kabul ediyoruz.
Ancak, özü gereği işçi-işveren ilişkisi doğmuş işlemlerde ödemeleri gider pusulası ile yapıp, SGK ve Vergi İdaresi’nin cezaları ile karşı karşıya kalma riskini taşıdığımız unutmamak gerekir.
Diğer bir konu olan stopaj oranını ise, işi yapan tarafın vergi yükümlülüğünü değerlendirerek netleştiriyoruz. Örneğin, yurt dışından firmanızı ziyarete gelen yatırımcı ekibine İstanbul’da bazı turistik yerleri bir turist rehberi eşliğinde gezdirdiniz. Rehber, bu işi meslek edinmemiş, ara sıra bu tarz işler yapan okuldan bir arkadaşınız ise yaptığınız ödeme gider pusulası ile belgelendirilebilir. Alınan bu hizmet serbest meslek mahiyetinde olduğundan %20 vergi kesintisi (stopaj) yapılması gerekir. Ancak bu konuda vergi idaresi zaman zaman birbirinden farklı görüşler bildirmiş durumda (özellikle ofis temizliğine gelen ev hanımının ödemesindeki stopaj oranı için iki farklı görüş var). Dolayısı ile oranı muhasebeciniz ile konuşarak tespit etmeniz ve güvenli tarafta kalmanız yararlı olabilir.
Toparlayacak olursak, gider pusulası düzenleyerek alacağımız hizmetler ve bunları sunan taraflar ile kurulan ilişkinin görülen tarafından çok özü önem taşıyor. Süreklilik, bağlılık gibi kavramlar kilit önemde. Günlük hayat içinde alternatifi çok mümkün olmayan durumlarda (tek seferlik nakliye işimizi yapan Ahmet Amca gibi) gider pusulası işe yarayabilir ancak daha önemli tutarlar ve sürekli hizmetler için vergi mükellefiyeti olan taraflar ile çalışmayı tercih etmek yararımıza olur.
İşin pratik kısmını ise (gider pusulası neye benzer, üstüne ne yazılır, brütü, neti nasıl hesaplanır) bir sonraki yazımda inceleyeceğim.
Kaynak: Startera Consulting